IQNA

Filistin meselesinin görünür hale gelmesinde Dünya Kupası'nın rolü

9:27 - December 18, 2022
Haber kodu: 3478626
Gazeteci Muhammed Acar: Dünya Kupası'nda Filistin ile ilgili görünür hale gelen bu destek, Filistin’in gündem edilmemesi, İsrail ile birlikte iş tutan rejimlerin Filistin’de yaşanan cinayetlerin üstünü kapatmasıyla birlikte zamanla aşınabilir ve azalabilir.

FIFA 2022 Dünya Kupası’na ev sahipliği yapan Katar’da Siyonist rejimine karşı Müslüman halkların tepkileri ve Filistin’e destek gösterileriyle sık sık karşılaştık. Bazı bölge ülkelerinin İsrail’le ilişkilerde normalleşmeye gitmelerinin aksine halkta hala İsrail’e karşı büyük bir nefret söz konusu. Peki halklar bu şekilde tepki gösterirken, bazı hükümetlerin ilişkileri geliştirmesini nasıl değerlendirmek gerekir? Türkiye’de halkın siyonist rejime olan tutumu nedir? Bu gibi soruların cevabını gazeteci Muhammed Acar ile konuştuk. İşte IQNA Türkçe Servisi’nin hazırladığı röportaj metni:

1. Katar FIFA Dünya Kupası'na ev sahipliği yapan ilk Arap ve Müslüman ülke oldu. Bu noktada çeşitli Müslüman ülkelerin halklarının Siyonist rejime olan tutumlarını müşahede etme fırsatını yakaladık. Elbette halklar, sürekli bulundukları ülkede çeşitli protesto ve tepkilerle bu tutumlarını gösteriyordu. Ancak futbol için bile bir araya gelen bu halkların bu şekilde örneğin İsrailli gazetecilere tepki göstereceği tahmin edilemiyor muydu? Neler söylersiniz bu konuda?

İslam ülkeleri toplumları, medya eliyle edilgenleştirildikleri için yakın çevrelerinde yaşanan olaylarla ilgili dahi genellikle doğru bir bakış açısına sahip olamıyorlar.

Bu toplumlar, yaşadıkları ülkelerin politikalarını yönlendiren yöneticilerin de etkisiyle neyi önemseyip neyi göz ardı edeceklerini de tam olarak bilemeyebiliyorlar.

Bu iki handikapla birlikte, halkların tarihsel müktesebatı da hafızalarında tutmasının etkisiyle, bölgelerinde yaşanan haksızlıklara karşı refleks geliştirebildiklerini görüyoruz. Bunun en son örneğini de Katar’da düzenlenen Dünya Kupası karşılaşmalarında görmüş olduk.

Müslümanların Katar’da İsrailli gazetecilere tepki vermesi anlaşılabilir bir durum. Bu halklar, İsrail’in Filistin’de işlediği cinayetlere genellikle kendi ülkelerinde tepki gösteremiyorlar. Bu, ülkelerini yönetenlerin çoğunlukla İsrail ile iyi ilişkiler kurmasından kaynaklanıyor. Sair zamanlarda bu tepkilerini istedikleri gibi dile getiremeyenler, tepkilerini Dünya Kupası vesilesiyle karşılaştıkları İsrailli gazetecilere yöneltiyorlar. Verilen bu tepkiler bize Arap halklarının Filistin’i unutmadıklarını, İsrail ile normalleşmenin yöneticilerin tutumu olduğunu gösteriyor.

2. İsrailli gazeteci Dor Hoffman, bindiği takside şoförün, İsrailli olduğunu öğrendikten sonra kendisini arabadan indirdiğini ve parasını kabul etmediğini söyledi. Diğer İslam ülkeleri halklarının yanı sıra İsrailliler Katar’daki yerel halktan da tepki gördü. Aslında ortadoğu halklarında “misafirperverlik” çok önemli olmasına rağmen, İsrailliler asla misafir konumunda görülmedi yerel halk tarafından. Bunu da biraz açar mısınız?

İsrail dediğimiz zaman, sadece bu rejimin yöneticilerini kastetmiyoruz. Ya da işgalci dediğimiz zaman, sadece Benyamin Netanyahu ya da Itamar Ben Gvir’i işaret etmiyoruz. Filistinlilere ait olup İsrailliler tarafından işgal edilen topraklarda yaşayanların tamamı işgalcidir, işgalci olarak nitelendirilmesi gerekir.

Arap halkları da bunun farkında. Dolayısıyla İsrailli gazeteciye gösterilen tepkinin de bir işgalciye gösterilen tepki olarak değerlendirilmesi gerekiyor. Tepkisini İsrailli gazeteciyi taksiden indirerek gösteren şoför de bu düşünce ile hareket etmiş olabilir.

İsrail’in meşru bir devlet olmadığını, işgal edilen topraklarda yaşayanların ekseriyetinin de Siyonizm düşüncesini desteklediğini hatırlarsak, bu olayın Arap halklarının misafirperverliğiyle zıt düştüğünü söyleyemeyiz.

3. Türkiye’de halkın Siyonist rejime karşı tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Aslında Katar’da yaşananların bir benzerinin Türkiye içinde geçerli olduğunu söyleyebiliriz. Sokağa çıkıp Filistin-İsrail meselesiyle ilgili yüz kişiye soru sorsanız muhtemelen bu yüz kişiden doksanı Filistin’i destekleyecektir.

Arap ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de halkın ve yönetimin tutumunu birbirinden ayırmak gerekiyor. Türkiye yönetiminin son dönemde İsrail ile ilişkileri geliştirmesinin halkta geniş bir karşılığı yok. Elbette bazı kesimler iktidarın bu tutumunu destekleyebilir. Ancak mütedeyyin kesimin bu konudaki tavrı Filistin’den yanadır.

Türkiye’de medyanın büyük ölçüde hükümetin kontrolü altında olduğunu da göz önünde bulundurduğumuzda, Filistin ile ilgili medya hassasiyetinin iktidarın değişen İsrail politikasına göre şekillendiğini de unutmamak lazım. Bu sebeple, halkın Filistin ile ilgili tutumunun medyanın tutumu ile bir tutulmamasında fayda var.

4. Bu yılki FIFA vesilesiyle “Artık Müslüman ve Arap ülkeleri için Filistin meselesi eskisi kadar önemli değil” algısı kırılmış oldu mu sizce?

Evet, büyük ölçüde kırılmış oldu.

Bölgeyi yakından takip edenler, İsrail ile işbirliği yapan rejimlerin halkları temsil etmediğini biliyordu. Ancak bu, dünyada geniş bir şekilde yankı bulmuyor, özellikle Batı dünyası tarafından bilinmiyordu.

Bu konunun Dünya Kupası gibi hangi etnik köken veya dinden olursa olsun herkesin takip ettiği büyük bir organizasyonla gündeme gelmiş olması, Müslüman halkların Filistin konusundaki hassasiyetinin kaybolmadığının görülmesi bakımından oldukça önemliydi.

Burada şunu da belirtmek gerekir ki, Filistin ile ilgili görünür hale gelen bu destek, Filistin’in gündem edilmemesi, İsrail ile birlikte iş tutan rejimlerin Filistin’de yaşanan cinayetlerin üstünü kapatmasıyla birlikte zamanla aşınabilir ve azalabilir. Bu yüzden Müslümanların Filistin gündemini daha yakından takip etmesi ve İsrail’in ihlallerine dikkat çekmeye devam etmesi gerekiyor.

5. Elbette ülke yönetimlerinin bu noktada tutumları, halkları gibi değil, ki bu sebeple ilişkilerde normalleşme devam ediyor. Halkların siyonist rejime karşı tutumları böyleyken ancak hükümetler aksi hareket ediyorken bir çözümden bahsedebilir mi? Ne kadar etkili olabilir halkın bu karşıtlığı? Özellikle halkın oyuyla başa gelmeyen rejimler için.

Bu çok önemli bir konu. Özellikle demokratik seçimlerin olmadığı körfez ülkelerinde halkların Filistin hassasiyetini gündeme getirmesi oldukça zor. Bu rejimlerde yönetimin dış politika tutumuna aykırı görüş beyan etmek suç işlemekle bir tutulabiliyor.

Burada tek çıkış noktası olarak teknolojiyi gösterebiliriz. Yaşadığımız dijital çağda sosyal medyanın gelişmesi insanların seslerini daha kolay duyurabilmesine olanak sağlıyor. Ancak söz konusu ülkelerde sosyal medyadan yapılan paylaşımların sahipleri de zaman zaman suçlu bulunabiliyor.

Bunu aşmanın bir yolu olarak anonim hesaplar üzerinden Filistin’e destek verilebilir. Bunun da bireysel olarak yapılmasından ziyade örgütlü bir şekilde yapılması önem taşıyor. Sosyal medya ağları aracılığıyla gündem oluşturup aynı zaman diliminde harekete geçilmesi halinde itiraz seslerinin daha yüksek çıkması sağlanabilir.

Bu yöntem, Batılı medya ajansları tarafından İslam ülkelerini ifsat etmek için -İran örneğinde görülebileceği gibi- sık sık kullanılıyor. Müslümanlar, düşmanın sıklıkla kullandığı bu silahı gerçekleri göstermek için kullanabilir.

captcha