IQNA

Hz. Ali toplumu yönetmede uzlaşmaya inanırdı

23:50 - August 26, 2023
Haber kodu: 3481475
TAHRAN (IQNA) - Hz. Ali toplumu yönetmede uzlaşmaya inanıyordu. Bunu devlet ve toplum yönetiminde uyguluyordu.

Meritokrasi, yönetim gücünün, yetenek ve kişilerin bireysel üstünlüğüne yani liyakata dayandığı yönetim biçimi olup İslam kültüründe özel bir yere sahiptir.

Enbiyâ suresi 105. ayetine teveccühle  Andolsun zikirden sonra Zebûr’da da, “Yeryüzü iyi kullarıma kalacaktır” diye yazmıştık.” Yeryüzünde hüküm sürmenin ve hükmetmenin Allah’ın salih ve layık kullarının mirası olduğu vurgulanmıştır. Salihun kelimesi ise takva, ilim, basiret, güç gibi pek çok faziletleri kapsayan geniş bir manaya sahiptir. İman eden kullar bu faziletleri kendilerinde sağladıklarında, Allah da onlara yardım edecek.  Allah onlara sistemli bir şekilde küresel hakimiyetin zeminini hazırlamada ve müstekbirlerin elini yeryüzündeki hükümdarlıktan kesmede yardımcı olacaktır.

Allah’ın Bakara Suresi’nin 124. ayetinde Hz. İbrahim (a.s) ile konuşması, insanlara sorumluluk vermede ehliyet ve yeterliliğe saygı gösterilmesinin gerekliliğini açıkça göstermektedir: “ Vaktiyle rabbi İbrâhim’i bazı sözlerle sınayıp da İbrâhim onları eksiksiz yerine getirince, “Ben seni insanlara önder yapacağım” buyurmuştu. İbrâhim, “soyumdan da” deyince rabbi, “Vaadim zalimleri kapsamaz” buyurdu.”

Bu ayette, toplumun yönetimi ve liderliği için üstünlüğün biyolojik sebeplere, kan bağına değil, dinî ve ahlâkî liyakate bağlı olduğunu bildirmiştir.

Hz Yusuf hapisten çıktığında ve Mısır hükümdarı ona bir sorumluluk vermek istediğinde Hz Yusuf şöyle dedi: Yûsuf da, “Beni ülkenin hazinelerine tayin et! Çünkü ben çok iyi korurum ve bu işi bilirim” dedi. (Yusuf:55)

Hz. Yusuf’un, kendi niteliklerini açıklayarak yöneticiden görev istemesi, herhangi bir alanda uzman olan kimsenin, umumun menfaati için yetkililerden görev istemesinin câiz olduğunu göstermektedir.

Yönetimde en önemli konulardan biri kişi seçimi ve iş dağıtımında niteliklere saygı gösterilmesidir. Şöyleki bir işin sorumluluğunu üstlenecek ve bir göreve yerleştirilecek kişinin o sorumluluk için gerekli niteliklere sahip olması gerekir. İlahî gelenek, Allah’ın, gerekli ehliyet ve yeterliliğe dayanmadıkça kimseye sorumluluk vermemesidir.

Hz Ali’ye (a.s) göre, sorumluluk alan kişilerin kabiliyetleri ve faziletleri, adalet meselesinin bir parçasıdır ve toplumların yönetilmesinde temel bir konudur. Hz Ali (a.s) her makamın belli bir yetenek, yaratıcılık, liyakat ve uzmanlık gerektirdiğine inanır ve bu niteliklere sahip olmayanların, göreve gelmelerinin caiz olmadığını söyler. Çünkü böyle olursa toplum büyüme, gelişme ve mükemmelleşme yolunda ilerlemez.

Hz. Ali’nin (a.s) bu alandaki tüm teorilerinden, günümüz şartlarında ‘işlevsel uzmanlaşmaya’ inandığı ve hükümetinde bu yöntemi kullandığı anlaşılmaktadır.

Toplumda işinde ehliyetli ve liyakatli insanların olmaması yeteneklerin israfına ve bunun sonucunda farklı sektörlerde verimliliğin azalmasına yol açar. Deneyimler, dünyadaki hükümet sistemlerindeki sorunların çoğunun, farklı pozisyonlara yanlış kişilerin seçilmesinden kaynaklandığını göstermektedir.

Açgözlü ve hain insanlar çalıştırıldığında, adaletsizlik, mal israfı, gelir gecikmesi, fesad her düzeyde yaygın hale gelir. Fesadın olduğu her ülkede kimse kanunları uygulama zorunluluğunda değildir.

IQNA’nın Havza okulu üstadlarından Hüccetül İslam Velmüslimin Vahid Uvki İle yaptığı ropörtajdan alıntıdır.

1039521

Etiketler: Hz Ali (a.s) ، toplum ، uzlaşma ، yönetim
captcha