IQNA

Zeynep Erkut’tan duygusal bir yazı:

Kırık bir kapı gördüğümde dağlanıyor yüreğim

9:47 - December 29, 2022
۲
Haber kodu: 3478748
Araştırmacı yazar Zeynep Erkut, IQNA Haber Ajansı için Hz. Fatıma’nın şehadeti konulu “Anne Tesellisi” başlığıyla duygusal bir yazı kaleme aldı.

Anne yoksa bir yanı eksik kalır hayatın. Anne yoksa hep yaralıdır yüreğin. Baktığın her şeye anneden bir iz görürsün, çünkü anne hayata dair her şeye dokunmuş, her anına bir iz bırakmıştır. Ve anne gülerse güler çocuk, anne gülerse güler hayat. Anne yaralıysa için için kanar evladın da yarası. Benim annemi henüz on sekizinde yaraladılar. Teselli edecekleri yerde, zemheriye çevirdiler ömrünün baharını. Oysa benim annem, aleme teselliydi. Benim annem sarardı tüm kanayan yaraları, dokunuşuyla dertli gönüllere derman olurdu. Henüz doğmamıştı, annesinin yalnızlığına yoldaşı, Kureyş kadınlarının kınayan sözlerinin açtığı yaranın merhemiydi: “üzülme anne, Allah babamladır” diye müjde verirdi.

Kureyş müşriklerinin döktüğü pislikleri babasının üzerinden temizler, ayağında batan dikenleri çıkarırdı minik elleriyle. Babası onun kokusuyla huzur bulur, gözlerine bakınca dinerdi tüm kederleri. Elini Ali’nin eline koyduğunda içi rahattı, çünkü biliyordu Ali’den başka ona layık kimse yoktu. Benim annem hayber fatihinin de sığınaydı; “eve gelip Fatıma’ya baktığımda tüm gam ve üzüntüleri  yok oluyor” diyordu..

Ama benim annemi yaraladılar, hem de öyle bir yara ki kıyamete kadar kanayacak bir yara. En çok ne zaman kanadı yarası bilmiyorum?! Kendi yarasını söylemedi hiç, kendi acısına ah etmedi çünkü. Son anlarında o dayanılmaz acılar içindeyken bile Ali’nin gözyaşlarını silerek ona teselli vermeye çalışıyordu. Anne! En çok ne zaman kanadı yaran? İbn-i Mülcem kılıcı kaldırdığında cennet gözlerini kapayıp “vurma” derken mi? Yoksa Hasan’ın ciğerleri pare pare leğene dökülürken mi? En çok Kerbela’da mı kanadı, yoksa harabede mi? Su sana aşık, sana medyunken, susuz dudaklar mı yaktı canını en çok, yoksa Zeynep’in bükülen beli, ağaran saçı mı? 

Oysa anne, sen dermandın tüm dertlere. Tozlu çarşafın velayetin sancağı olmuştu. Gece namazındaki yakarışların, vesile oldu kalplerin dirilmesine. Kendini unutur tek tek isimleriyle dua ederdin ümmete. Ah o ellerin ne de güzel kokuyor anne… Dua için açtığında melekleri  mest eden koku, bir yandan kırılan kaburganı tutarken bir yandan saçlarını okşadığın Zeynep’in huzur bulduğu koku..

Ah anne! Hâlâ kanıyor yaran, yaram. Kırık bir kapı gördüğümde dağlanıyor yüreğim. Issız sokaklar ağlıyor benimle birlikte, toza bulanan çarşafını hatırlayıp. 

Dedim ya, anne yaralıysa için için kanar evladın yarası. Benim asırlardır kanayan bir yaram var ve adı Zehra..

Adresini bilmediğim bir sevdam var, gidip toprağına kapanıp doyasıya ağlayamadım bir sevdam..

Dedim ya, anne gülmezse gülmez evlat, senden sonra hiç gülmedik biz de anne...

Zeynep Erkut

 

Yayınlanmış: 2
Lütfen bekleyiniz.: 0
Yayınlanamaz: 0
Hitta Kapisi
0
0
Kerbela'da yaşadıklarından sonra,Hz.Zeynep çökse veya bayılsa, artık yerinden kalkamayacak bir vaziyete gelse, 'Zeyneb niye bu hale geldi?' diye bir Allah'ın kulu bunu sorgulayamaz. Fakat; O Haydar'ın kızı! O Sahib-i Zülfikar'ın kızı! Elinde Zülfikar'ı yok ama dilinde var. Yazarın emeğine, yüreğine sağlık.
Engin Yıldız
0
0
Kalemine, yüreğine sağlık...
captcha